Skip to main content

AFŞİN ELBİSTAN A SANTRALİNE YENİ BİR SANTRAL BÜYÜKLÜĞÜNDE EK KAPASİTE PLANLANIYOR

Afşin Elbistan A Termik Santrali’ne ek iki ünite (5. ve 6. üniteler) yapılmasına yönelik projenin ÇED süreci kapsamında İzleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı 2 Nisan 2024 tarihinde Ankara’da yapıldı.

Toplantıya Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu üyeleri ile birlikte Temiz Hava Hakkı Platformu, Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB), TEMA Vakfı ve Çevre Hukuku Ağı temsilcileri de katıldı. Yöre halkı ve sivil toplum örgütleri projenin yaratacağı ekolojik yıkımı bilimsel veriler ve araştırmalara dayanarak aktardı. Projenin ÇED raporundaki eksiklik ve hataların altını çizen temsilciler, ÇED raporunun Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından reddedilmesi gerektiğini ifade ettiler.

Kahramanmaraş’ta hâlihazırda Afşin-Elbistan A Termik Santrali’nin 4 ünitesi, Afşin-Elbistan B Termik Santrali’nin ise 4 ünitesi bulunuyor. Toplamda mevcut 8 ünitenin kapasitesi 2795 MW. Afşin-Elbistan A Termik Santrali’ne 688 MW kapasiteye sahip 2 ünite daha eklenmesi planlanıyor. Bu ek ünitelerin yaratacakları hava kirliliği ile 1900 erken ölüme neden olacağı hesaplanıyor.

Çevre Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre, danışman firma İDK üyesi kurumların talep ettiği düzeltmelerle ÇED raporunu nihai haline getirmek için çalışıyor. Ardından Bakanlığa teslim edilecek rapor, son kez görüşler için askıya çıkarılacak ve 10 günlük askı süresinin ardından Bakanlık ÇED raporuna dair nihai kararını ilan edecek.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİNDEN ÖNEMLİ KARAR: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İNSAN HAKKI İHLALİDİR

İsviçre merkezli İklim Koruma için Yaşlı Kadınlar (KlimaSeniorinnen) adlı sivil toplum kuruluşunun açtığı davada, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) İsviçre’yi iklim değişikliği ile mücadelede yetersiz kalarak insan hakkı ihlali yaptığı gerekçesi ile mahkûm etti.

2000’den fazla 64 yaş üstü kadının üye olduğu KlimaSeniorinnen ve dört kadın birey, iklim değişikliği sonucu yaşanan sıcak hava dalgalarından zarar gördükleri gerekçesi ile sera gazı azaltımı konusunda yeterli önlem almadığını iddia ettikleri İsviçre devletine karşı dava açmıştı. AİHM’e taşınan davada, iklim değişikliği ile etkin mücadele etmeyen İsviçre, sağlık ve özel yaşam haklarının ihlaline yol açtığı gerekçesi ile suçlu bulundu.

Kararın doğrudan bir sonucu olarak İsviçre’nin iklim değişikliği politikasını gözden geçirmesi ve değiştirmesi gerekecek. Kararda karbon bütçelerinin, iklim politikalarının ve sera gazı azaltım planlarının önemi vurgulanıyor. Karar, iklim hedeflerini belirleyen bir üye devletin Paris İklim Anlaşması çerçevesinde bu hedefleri yerine getirmek zorunda olduğunun da altını çiziyor.

Dava sonucunun benzer davalara da emsal olacağı belirtiliyor. Hukukçular, bir devlete verilmiş bu mahkumiyetle, şirketlere karşı iklim değişikliği ile ilgili davaların, özellikle haksız fiil ve yeşil badana davalarının da artma ihtimalinin yükseldiği yorumu yapıyorlar.

Daha fazlası için tıklayınız.

AVRUPA BİRLİĞİ KÖMÜR MADENCİLİĞİNDEN KAYNAKLI METAN GAZINI AZALTMAK İÇİN HAREKETE GEÇİYOR

Avrupa Parlamentosu 10.04.2024 tarihinde AB İklim hedeflerine ulaşmak ve hava kalitesini iyileştirmek için enerji ve madencilik sektörlerinden kaynaklı metan emisyonlarının azaltılmasını amaçlayan düzenlemeyi kabul etti.

Düzenlemenin yasalaşması durumunda AB ülkelerinin faaliyette olan yeraltı ve yerüstü maden işletmelerinden ve yüzey madenlerinden kaynaklanan metan emisyonlarını sürekli olarak ölçmeleri ve raporlamaları gerekecek, azaltım için yeni önlemler alınacak.

Temiz enerji dönüşümünü hızlandırmayı amaçlayan bir düşünce kuruluşu olan EMBER’in çalışmasına göre;  küresel sıcaklık artışını 1.5 C⁰’de sınırlama hedefine ulaşmak için kömür madenlerinden kaynaklı metan (CMM) emisyonlarının 2030 yılına kadar küresel düzeyde %75 oranında azaltılması gerekiyor.

Haberle ilgili blog yazımızın tamamı için tıklayınız.

“KÖMÜRDEN ÇIKIŞIN FİNANSMANI: TÜRKİYE ÖRNEĞİ” RAPORU YAYINLANDI

Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ve E3G isimli düşünce kuruluşunun, birlikte hazırladıkları “Kömürden Çıkışın Finansmanı: Türkiye Örneği” başlıklı raporu, yayımlandı.

Rapora göre, 2026 yılında Türkiye’de karbon fiyatı uygulamasının başlamasıyla beraber, kömürlü termik santraller lisans sürelerinin sonuna kadar toplamda 45 milyar dolarlık zarar ediyor.

Santrallerin lisans sürelerinin sonuna kadar işletmede kalmaları durumunda ayrıca, bu süre boyunca ortalama yıllık sağlık maliyetinin 10 milyar dolar seviyesinde olacağı hesaplanıyor.

Öte yandan, araştırma kapsamında çalışılan kömürden çıkış senaryosu uygulanırsa, 2021-2035 yılları arasındaki dönemde, elektrik üretiminde yerli kaynakların payı yüzde 51,3’ten yüzde 73,6’ya yükselebilir.

Raporun tamamını okumak için tıklayınız.

G7 ÜLKELERİ ANLAŞTI: 2035’E KADAR KÖMÜRDEN ELEKTRİK ÜRETİMİ SONLANDIRILACAK 

G7 olarak da bilinen ve dünyanın en gelişmiş yedi ekonomisine sahip devletler ve Avrupa Birliği 2035 yılına kadar kömürden elektrik üretimini sonlandırmak konusunda anlaşmaya vardı.

29-30 Nisan tarihlerinde İtalya’nın Torino kentinde bir araya gelen G7 enerji bakanları, ekonomilerini karbondan arındırma taahhütleri doğrultusunda kömürden elektrik üreten termik santralleri 2035 yılına kadar kapatma konusunda teknik anlaşmaya vardılar.

Öte yandan, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, İtalya, Fransa, Japonya ve Kanada ile Avrupa Birliği’nden oluşan grubun, nükleer enerji ve biyoyakıtları enerji üretimi ve ulaştırma sektörlerin fosil yakıtların alternatifi olarak değerlendirebileceğine dair işaretler var.

G7’nin önümüzdeki günlerde, ekonomilerini karbondan arındırma taahhütlerinin detaylarını içeren bir siyasi anlaşma metni yayınlamaları bekleniyor.

Haberin detayları için tıklayınız.

 

 

E-Bülten

E-posta adresinizle e-bültenimize kayıt olarak yaklaşan etkinliklerimiz, haberler, raporlarımız ve daha birçok konudan anında haberdar olabilirsiniz.